Bartın'da Bir Efsanenin Sonu: 55 Yıllık Ayakkabı Tamirciliği
70 yaşındaki Ramazan Ergin, Bartın'ın Kumluca beldesinde 55 yıldır ayakkabı tamirciliği ve el yapımı ayakkabı imalatı yapıyor. 12 metrekarelik dükkanında, yılların tecrübesini yansıtan elleriyle, bir dönemin izlerini taşıyan mesleğini sürdürüyor. Ancak Ergin, bu mesleğin geleceğinden endişeli. Çünkü kendisinden sonra bu işi devredecek kimse yok. Yıllarca çırak yetiştirmeye çalışmasına rağmen, gençlerin bu mesleğe ilgisi oldukça az. Ergin Usta, geleneksel yöntemlerle yaptığı el yapımı ayakkabıların yanı sıra, günümüzün modern ayakkabılarına da tamir hizmeti veriyor. Eski makinelerinin de zamanla kullanılamaz hale gelmesi, mesleğinin sonunu gösteriyor. Ustanın el emeği göz nuruyla yaptığı ürünler, bir dönemin anılarını taşıyor ve küçük kasabada yaşayanların kıymetli bir parçası. Bu durum, geleneksel el sanatlarının ve mesleklerin yok olma tehlikesini gözler önüne seriyor.
Çırak Bulmanın Zorluğu ve Mesleğe İlgisizlik
Ramazan Ergin, çırak bulmanın giderek zorlaştığını ve gençlerin ayakkabı tamirciliğine ilgi duymadığını belirtiyor. "Eskiden ustaya, mesleğe saygı vardı," diyor Ergin Usta, "şimdi bu yok. Gençler daha kolay ve hızlı para kazandıracak iş kollarına yöneliyor." Bu durum, sadece ayakkabı tamirciliği için değil, birçok geleneksel meslek için geçerli bir sorun. Teknolojinin gelişmesi ve hızlı tüketim alışkanlıklarının artmasıyla, tamir etmek yerine yenisini almak daha tercih edilir hale geliyor. Ergin Usta, bu durumun üzücü olduğunu ve mesleğinin geleceğinin karanlık olduğunu vurguluyor. Kendisi emekli olduktan sonra dükkanının kapanacağını ve makinelerinin hurdacılara gideceğini düşünüyor. Bu durum, bir mesleğin yok olmasının yanı sıra, bir kültürel mirasın da kaybolması anlamına geliyor. Mesleğe duyulan saygının azalması ve gençlerin ilgisi bu mirasın yok olmasına yol açıyor.
Kumluca'da Bir Dönemin Sonu
Kumluca beldesi için de önemli bir kayıp anlamına gelen bu durum, küçük kasabalardaki geleneksel işletmelerin geleceği hakkında da ciddi sorular ortaya koyuyor. Ramazan Ergin’in hikayesi, sadece bir ayakkabı tamircisinin öyküsü değil, aynı zamanda bir dönemin sonunu, geleneksel mesleklerin yok olma tehlikesini ve gençlerin meslek seçimlerine dair önemli bir gözlem niteliğinde. Ergin Usta, yaptığı işten büyük bir zevk aldığını ve mesleğini sevdiği için bu kadar yıl devam edebildiğini söylüyor. Ancak mesleğini sürdürecek birinin olmaması, onun da üzüntüsünü artırıyor. Bu durum, küçük kasabalarda yaşayan insanların günlük yaşamlarında ve kültürel miraslarında önemli bir boşluk yaratacak gibi görünüyor. Geleneksel el sanatlarının korunması ve gelecek nesillere aktarılması için önemli adımlar atılması gerekiyor.